Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | önyargılı olmak | prejudge v. | ||
You shouldn't prejudge people. İnsanlara karşı önyargılı olmamalısın. More Sentences |
||||
General | önyargılı olmak | jaundice v. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | önyargılı olmasına neden olmak | prejudice v. |
Phrasals | ||
Phrasals | (birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak | slant against (someone or something) v. |
Phrasals | (birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak | prejudice (one) against (someone or something) v. |
Phrasals | -e karşı önyargılı olmak | slant against v. |
Idioms | ||
Idioms | '-e karşı önyargılı olmak | have a thing about v. |